20161130

SÜRGÜN


            

  Sürgün, Padişahın yaveri olan Hilmi Bey’dir. Saltanat tarafından olduğu için sürülmüştür. Fakat aslında vatan perver bir adamdır. Yanlış anlaşılmıştır. Halep, Şam ve Beyrutta geçen sürgünlük hayatında pek çok güçlüklerle karşılaşır. Onu hayata bağlayan tek şey, tekrar vatana ve İstanbul’a hamisiz olarak bıraktığı 18 yaşındaki kızı Seher’e kavuşmak ümididir. Beyrut’ta evvela başka sürgünlerin kaldığı bir medresede ikamet eder. Gazoz satarak geçinir. Fakat buradan da kendisi saltanat taraftarı olrak sürüldüğü halde oradaki arkdaşlarına karşı inkilap ve onu hazırlayanları müdafaa ettiği için kovulur. Bir müddet sonra inşaat amelesi olarak çalışır ve nihayet Beyrut’ta bir Şehzadenin himayesine girer. Burada Şehzadenin evlatlığı Suzidil kalfaya aşık olur. Şehzadenin mali vaziyeti bozulur, Mısır’a gitmek zarureti doğar. Suzidil de Şehzade ile gitmek mecburiyetindedir. Sevdalılar birleşmeden ayrılırlar. Diğer taraftan sürgünün kızı Seher İstanbul’da tiyatrocu Kani adıyla maruf bir serseri tarafından iğfal edilerek aldatılır. Kani kızı kantosu yapar. Sefil bir hayata alıştırır. Seher tiyatroda zamanla büyük bir şöhret yapar ve bir gün mensup olduğu tiyatro ile beraber Halep’e gelir. Bu sıralarda sürgünlerin af emri çıkmıştır. Onlar da artık kabahatlerini anlamış, inkılaba ve onu yapanlara müteşekkirdirler. Hilmi’ye karşı yapmış oldukları kabalıktan dolayı ondan af dilerler. Sürgün Hilmi artık kızına kavuşma ümidinin verdiği sevinç ve heyecan içindedir. Eline tesadüfen Halep’te kızının bulunduğu tiyatro kumpanyasının el ilanı geçer. Biricik kızı Seher adi bir kantocu olmuştur. Buna inanamaz, inanmak istemez. Bizzat gözleri ile görerek emin olmak için oynadığı tiyatroya gider. Seher ise bu sefil hayata çoktan bıkmıştır. Kendini hakiki bir aşkla seven ve ona evlenmek teklif eden İrfan isimli bir gençle beraber yaşamak üzere tiyatroyu terkeder. O gece son dansını yapacaktır ve İrfan’la beraber babasını aramaya gideceklerdir. Hilmi efendi kızını tiyatroda son dansını yaparken görür. Sahneye yaklaşır, kızını tamamen tanır. Utanç ve teessürü son raddeyi bulmuştur. Seher diye bağırarak nefretini belirtmek ister. Sesi çıkmaz bir an duraklar boğulur gibi olur. Sekte-i kalp gelmiştir. Sahnenin dibine yığılır. Sürgün ölmüştür.

STAR TREK:DİSCOVERY